12 Kasım 2013 Salı





Sesim fazla detone oldu son zamanlar. Bunu ben söylemiyorum. Ben ölümü söylüyorum bu akşam. Yarınlarımız da savaş olsun diyorum mesela, sadece çocukların öldüğü. Bacağım da kopmalı savaş sırasında. Gözümden vurulmalıyım bence. Siperlerden korktuğu için çıkamayan insanlar savaşmalı. Bizim uçurtmaların savaş uçaklarını vurduğu bir savaş diyorum. Silahların sadece düşüncelere yönelik olduğu savaşlar. Nükleer beyinlerin var olduğu, var olurken bizi yaratan devrimlerin çömeldiği saatler. Barışın kanla kutlandığı savaşlardı bunlar.  Ölüler gömülürken toprağı hisseder mi dersin? Ben ölürsem gömülmek bile istemiyordum.
(Utanan ben mi olmalıydım savaşımda? Utanç duygumu insanlara her boşaldığımda kaybetmiştim oysaki. Sigaram da yoktu üstüne. Sanırım parmaklarımı kesip içmek daha cazip geldi.)

1 Kasım 2013 Cuma






Öldü beynim. Ruhu dolabıma saklandı, cesedi arka bahçelerde gömülüydü. Cinselliği denizdeydi, düşünceleri gökyüzünde, cahilliği gelecekte. Ama yıldızlar da hiçbir şeyi hatırlamıyordu. Ben ise kaçtım bir mülteci gemisiyle yaşayan insanlara doğru. Ciğerlerimle patlattım mayınları sınırlardan geçerken. Balıklar kan kustu, yosunlar siyah oldu. Çıplaklığımla uzandım kumlara. Kimseyi kurtaramayacak kadar korkağın biriydim.

İntiharları çok sevmezdim sorsan. Nefes almak ne zaman bu kadar değerli oldu insanların gözünde? Yoksa ben mi fazla yaşamıştım? Bilinmez.
Günaydın.